Coğrafyanın Dilinden / BUNU BİLİYORMUSUNUZ...
Sayfa Yükleniyor...

Anasayfa
cografyanindilinden.somee.com


COĞRAFYANIN DİLİNDEN
BUNU BİLİYORMUSUNUZ?..



LEPTOSEFALİ (LEPTOCEPHALUS) BALIĞI

Leptosefali ince kafa anlamına gelen bir yılanbalığının Elopomorpha üst takımının diğer üyelerinin düz ve şeffaf larvasıdır

Leptosefali, 4 takımda, 24 ailede ve 156 cinste 801 tür içeren en çeşitli teleost gruplarından biridir. Layince adı Leptocephasus'dur.

Leptocephalus larva evresine sahip balıklar arasında conger , moray yılan balığı ve bahçe yılan balığı gibi en bilindik yılan balıkları ve Anguillidae familyasının üyeleri ile birlikte daha az bilinen 10'dan fazla deniz yılan balığı türü yer alır. Bunların hepsi Anguilliformes takımının gerçek yılan balıklarıdır .

Bu tür larvalara sahip olan diğer dört geleneksel elopomorf balık takımının balıkları vücut biçimleri bakımından daha çeşitlidir ve bunlar arasında tarpon, kemik balığı, dikenli yılan balığı, pelikan yılan balığı ve Cyema atrum gibi derin deniz türleri ve dev Leptocephalus benzeri larvalara sahip notacanthidae türleri bulunur .

Leptosefali (tekil leptosefali) tümünde yanal olarak basık gövdeler vardır. Gövdenin iç kısmında şeffaf jöle benzeri maddeler ve dış kısmında görünür miyomerlere sahip ince bir kas tabakası bulunur. Vücut organları küçüktür ve bağırsakları için sadece basit bir tüpleri vardır. Bu özelliklerin birleşimi, canlıyken çok şeffaf olmalarına neden olur. Leptosefali'nin kuyruk yüzgeçleriyle birleşen sırt ve anal yüzgeçleri vardır, ancak pelvik yüzgeçleri yoktur.

Leptocephali, çoğu balık larvasından farklıdır çünkü çok daha büyük boyutlara ulaşırlar [ 5 ] ve yaklaşık üç aydan bir yıldan fazla süren uzun larva dönemlerine sahiptirler. Bu organizmaların bir diğer ayırt edici özelliği de mukuslu keseleridir. [ 2 ] Tipik anguilliform yüzme hareketleriyle hareket ederler ve ileri ve geri yüzebilirler.

Leptocephalus brevirostris 1856'da biyolojik tür olarak ilan edildi, ancak daha sonra Linnaeus tarafından 1758'de ilan edilen ve dolayısıyla önceliğe sahip olan Anguilla anguilla'nın larvası olduğu bulundu.

Kaynak: Wikipedia





FATMA ALİYE HANIM

Türk edebiyat tarihinin ilk kadın edebiyat yazarı.

Fatma Aliye hanım 9 Ekim 1862 yılında İstanbul'da doğdu ve 13 Temmuz 1936 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.

Fatma Aliye hanım, Osmanlı Türkü yazar, çevirmen ve aktivist. Tanzimat'tan İkinci Meşrutiyet'e uzanan süreçte roman, felsefe, İslam, kadın hakları ve tarih üzerine eserler vermiştir.

Edebî yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet'in Volonté adlı romanını Meram adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı "Bir Hanım" imzasıyla yayımlamıştır. Bu başarısıyla babasının dikkatini çeken Fatma Aliye Hanım, kendisinden ders almaya, fikir tartışmaları yapma olanağına kavuşmuştu. "Bir Hanım"ın gösterdiği çabalar, ünlü yazar Ahmed Midhat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övüldü ve yazar kendisini manevi kızı kabul etti. Fatma Aliye Hanım, bu ilk çevirisinden sonraki çevirilerinde "Mütercime-i Meram" takma adını kullandı.

1891 yılında Ahmed Midhat Efendi ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı romanı yazdı. Romanın kadın ağzından olan kısmı Fatma Aliye Hanım'ın, erkek ağzından olan kısmı Ahmed Midhat Efendi'nin kaleminden çıkmıştı. Eser, "Bir kadın ve Ahmed Midhat" imzasıyla yayımlandı. Fatma Aliye Hanım, 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fatma Aliye Hanım, edebî eserlerinin yanı sıra kadın sorunları ile ilgili de eser vermişti. Hanımlara Mahsus Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazdı ve muhafazakâr görüşlerden kopmadan kadın haklarını savundu.

Fatma Aliye Hanım'ın edebiyat dışındaki uğraşı alanlarından bir başkası ise yardım cemiyetleri idi. 1897 yılında 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda yaralanan askerlerin ailelerine yardım amacıyla Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazılar yazdı, "Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti" adlı bir dernek kurdu. Bu dernek, ülkedeki ilk resmî kadın derneklerinden biridir. Fatma Aliye Hanım, Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin de ilk kadın üyesidir.

Fatma Aliye Hanım, soyadı yasasından sonra 'Topuz' soyadını aldı. Fatma Aliye, 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul'da öldü. Cenazesi Feriköy Mezarlığı'nda toprafa defnedildi..

Kaynak: Wikipedia





SABİHA GÖKÇEN

Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olan Sabiha Gökçen, dünyadaki ilk kadın savaş pilotudur.

22 Mart 1913, Bursa'da doğan Sabiha Gökçen 22 Mart 2001, Ankara'da vefat etti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevi evladından birisi idi. Uçuş kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçuş gerçekleştirdi ve otuz iki farklı askerî operasyona katıldı.

Sabiha Gökçen, 1935'te Türkkuşu'nun açılış töreninde yapılan planör gösterilerinden etkilenerek havacılığa ilgi duydu. Atatürk’ün de destek vermesi ile 1935'te Türk Hava Kurumunun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okuluna girdi, Ankara'da yüksek planörcülük brövelerini aldı. Eskişehir Havacılık Okulunda Savmi Uçan ve Muhittin Bey’den özel uçuş eğitimi aldı. 25 Şubat 1936'da ilk defa motorlu uçak ile uçmaya başladı. Eskişehir Uçuş Okulunda, 1936-1937 döneminde on bir ay boyunca özel eğitim aldı. Bu eğitim sırasında kendisine ilkokul öğretmeni Nüveyre Uyguç eşlik etti. Gökçen, brövesini aldıktan sonra Eskişehir’deki 1. Hava Alayı’nda altı ay görev yaptı, bu sırada Trakya ve Ege manevralarına katıldı.1937 yılında Tunceli'de çıkan ayaklanmayı bastırmak için başlatılan Dersim Harekâtı'nın hava saldırısı safhasında yer aldı. Bu harekâtta gösterdiği üstün başarı sebebi ile, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın da katıldığı bir törenle kendisine "Türk Hava Kurumu Murassa (İftihar) Madalyası" verildi. 30 Ağustos 1937'de askerî uçuş brövesi aldı. Elde ettiği üstün hizmet ve başarılarla bir çok madalya ve bröveler kazanmıştır.

Sabiha Gökçen 22 Mart 2001 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisinde 88 yaşında kalp yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti.

Kaynak: Wikipedia





ARI KUŞU

Arı kuşu, arı kuşugiller (Meropidae) familyasından Merops cinsini oluşturan temel besinleri arılar olan kuş türlerinin ortak adıdır.

Arılar ve diğer böcek türleriyle beslenirler. Yatay kum tünellerine ya da toprak oyuklarına yuva yaparlar. Açık alanların sivri gagalı, uzun gövdeli ve uzun kuyruklu kuşlarıdır.

Zengince renkli tüyleri, ince vücutları ve genellikle upuzun kuyruk tüyleri ile tanınırlar. Rengarenktirler ve çok uzaklardan bakıldığından kırlangıca benzeyen hafif aşağıya dönük uzun sivri gaga ve sivri uçlu kanatlara sahiptirler.

Temel besin maddelerini arılar oluşturur. Açık bir tünekteyken arı, yaban arıları ve eşek arılarını havadayken yakalarlar. Arı kuşları yakaladığı arıyı yemeden önce sert bir yüzeyde böceğe defalarca vurarak iğnesini çıkarmasını sağlar. Bu süreç esnasında yapılan basınç, zehirin çoğunu dışarıya çıkartır. Arı kuşları toplu halde yaşar. Kumlu dik yamaçlarda açılan tünel benzeri çukurlarda yuva yaparak koloniler oluştururlar. Yumurtaları beyazdır genellikle 2-9 arasında yumurta üretirler.

En çok Afrika'da yaygındır ama bazıları Güney Avrupa, Madagaskar, Avustralya ve Yeni Gine'de bulunur.

Kaynak: Wikipedia





İBİBİK KUŞU

İbibik (Upupa epops), çavuş kuşu adı ile de bilinen, Gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımının, ibibikgiller (Upupidae) familyasında yer alan tek kuş türüdür.

Hüthüt veya hüdhüd olarak da isimlendirilir. Bu adı eşleşme dönemlerinde çıkardıkları sesten dolayı bu adı aldığı aldığı düşünülmektedir.

Uzunluğu 28 cm kadar, gagası uzun yay biçiminde, tüyleri turuncu-kahverengi olup başı sorguçlu, kısa kanatlı bir kuştur.

Etiyopik ve Palearktik bölgelerin ağaçlık ve bağlık yerinde yaşarlar. Yaşlı ağaç bulunan açık yerlerde, çam orman veya yaprağını döken ormanlarda, meyve bahçelerinde ve bağlarda yerleşirler. Her çeşit oyukta ve kovukta yuvalarını yaparlar ve insana rahatlıkla alışırlar. Haşere, böcek, böcek larvaları, salyangoz ve solucanlarla beslenirler. Yuvasını ağaç kovuklarında veya yüksek toprak deliklerinde yapar. Dişileri 4-12 adet açık mavi veya zeytuni kahverengi yumurtalar üzerinde 16 gün kuluçkaya yatarlar. Kuluçka sırasında erkek dişiyi besler. Yavrular dışkı atarak düşmanlarından kendilerini korurlar. Eşine olan bağlılığı, eşi ölünce yeni bir eş aramaması, yaşlandıklarında anne ve babasının yiyeceklerini temin etmesi, annesi öldüğünde uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşırlar.

Sonbahar mevsiminde Afrika'ya göç eder. Baharda Asya ve Avrupa'ya tekrar döner. Göç zamanlarının dışında yalnız yaşamayı seven kuşlardır.

Kaynak: Wikipedia





KUTUP IŞIKLARI

Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır.

Kuzey enlemlerde aurora borealis veya kuzey ışıkları olarak adlandırılırken. Güney enlemlerindeki aurora australis olarak adlandırılmaktadırlar.

Bu ışımalar, genellikle geceleri gözlemlenir, ağırlıklı olarak iyonosferde meydana gelir. Bu olgu yaygın olarak 60 ve 72 derece kuzey ve güney enlemleri arasında görünür, bu da arktik ve antarktik kutup dairelerinin içine düşer. Aurora borealis sıklıkla gündönümlerinde oluşur.

Auroralar atmosferin üst katmanlarında, iyonize azot atomlarının elektron kazanması ve yüksek enerjili düzey, oksijen ve azot atomlarının temel enerji düzeyine dönmesi sonucu foton salınımı oluşmasıyla ortaya çıkar. Bunlar, solar rüzgâr partiküllerinin çarpışması ve yeryüzünün manyetik alan çizgileri boyunca hızlanmasıyla iyonize olmuşlardır.

Auroranın esas enerji kaynağı yeryüzünden geçen güneş fırtınalarıdır. Manyetosfer ve güneş rüzgârı elektriği ileten plazmadan oluşmaktadır. Akım miktarı akımın yönüne göre hareketin doğrultusuna bağlı olarak
a) bağıl hareketin derecesine
b) manyetik alanın kuvvetine
c) bir birine bağlı iletkenin sayısına
d) manyetik alan ile iletkenin uzaklığına bağlıdır.

Kaynak: Wikipedia





BİYOLÜMİNESANS

bazı canlı organizmaların gerçekleştirdiği, kimyasal reaksiyonlar sırasında kimyasal enerjinin ışık enerjisine dönüştürülmesi ile ışık üretilmesi ve yayılması olayına verilen isimdir.

Biyolüminesans terimi, etimolojik olarak Yunanca "bios" (yaşam) ve Latince "lumen" (ışık) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir.

Biyolüminesans, soğuk ışık yayılımı olarak da adlandırılan bir çeşit lüminesanstır. Işığın %20'den azı termal radyasyona neden olur.

Reaksiyonun temelindeki kimyasal bileşiğe verilen isim ise Lüsiferin'dir. Lüsiferin, Lüsiferaz enzimi tarafından oksitlendiğinde ışık üretilir ve yayılır. Bu kimyasal reaksiyon hücre içinde veya dışında meydana gelebilir. Bakterilerde ise, biyolüminesansın meydana gelmesini sağlayan genler Lux Operon isimli operon tarafından kontrol edilir.

Büyük oranda derin deniz canlıları biyolüminesans özelliğine sahiptir. Bu deniz canlıları genellikle suda en kolay yayılan dalga boyları olan mavi ve yeşil dalga boylarında ışık yayar. Kara biyolüminesansının en bilinen örnekleri Ateşböceği ve Yeni Zelanda parlak kurtlarıdır.

Kaynak: Wikipedia

 




MANDARİN ÖRDEĞİ

Ördekgiller familyasından orta büyüklükte çok renkli bir ördek türüdür.

LATİNCE ADI: Aix Galericulata

ÖZELLİĞİ: Yaklaşık olarak 41–49 cm uzunluğunda, 65–75 cm kanat açıklığındadır. Erkek ve dişi arasında oldukça belirgin tüy rengi farkı vardır. Erkekler göz alıcı ve çeşitli renkleriyle oldukça dikkat çekiciyken, dişiler oldukça sıradan tüylere sahiplerdir.

Yabani hayatta Mandarin ördekleri, sığ göllerin yakınındaki kalabalık koruluklar, çalılar ya da küçük havuz bitkilerin yakınlarında yaşarlar. Yuvalarını su yakınındaki ağaç oyuklarına yaparlar.

Mandarin ördekleri karada yürüyerek ya da su içinde, genellikle şafak veya grup vakitlerinde beslenirler. Gün boyunca yerde oturur ya da ağaçlarda tünerler.Ana besinleri, bitkiler ve tohumlar, özellikle kayın ağacı yemişidir.

Tür, doğu Asya'da yayılış göstermiştir, fakat geniş ithalat ve ihracatın etkisiyle ve doğal ortamlarının yıkımıyla doğu Rusya ve Çin'de kalan nüfuslarının 100 çiftin altına düştüğü, hatta Japonya'da sadece 2000 çift kaldıkları tahmin edilmektedir.

Kaynak: Wikipedia

 



Web Tasarım & Admini: Tuğrulhan Gülay (Coğrafyacı & Coğrafya Öğretmeni)
Web hosting by Somee.com